Silivri’deki Marmara Cezaevi’nde tutuklu bulunan İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Başkanı ve CHP’nin cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu, İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Akın Gürlek’i ‘tehdit edip hedef gösterdiği’ iddiasıyla yargılandığı davada 3’üncü kez hakim karşısına çıktı.
İmamoğlu hakkında 7 yıl 4 aya kadar hapis cezası ve siyasî yasak talep edilen davanın bu duruşmasında karar çıkması bekleniyor.
Ekrem İmamoğlu, duruşmaya 10:16 gibi getirildi. Mahkeme ilk olarak İmamoğlu’na söz verdi.
“Her şey olağanüstü gelişiyor”
İmamoğlu, konuşmasında şu ifadelere yer verdi:
“Mütalaaya karşı beyanda bulunmadım aslında. Sadece o güne dair yorumlarımı sizlerle paylaştım, Sayın Hakim, uygun görürseniz. Hayat kısa; size sunumum da hayat kadar kısa olacak, inşallah.
Öncelikle teşekkür ederim. Burada bulunmamızın sebebi, sadece bir panelde söylenen sözlerle sınırlı kalabilecek bir durum değil. Türkiye tarihinin önemli bir dönüm noktasında, İstanbul’un bir mahkemesinde yargılanma süreci içerisindeyiz ama bunu da başka bir adreste yapıyoruz. Her şey olağanüstü gelişiyor.
Ne yazık ki süreçleri tam tersine yaşamanın üzüntüsünü dile getirmek zorundayım. 23 Haziran’dan bu yana, ne yazık ki kumpaslar, tutuklamalar, iftiracılar üzerinden operasyonlar, şiddet, insanı gerçekten çok derinden etkileyen, vicdanı ve sağlık kurallarını yok sayan hapis süreçleri yaşanıyor ve dahası var…
‘Dahası’ diyorum çünkü alelacele, telaşla bir iddianame daha ortaya çıkıyor. 18 yaşında bir gencin yaptığı işlemde, içinde ne sahte evrak ne uydurma belge varken, sahtecilik üzerinden hakkında soruşturma açılıyor. 18 yaşındaki Ekrem’den sahtecilik… Bir de yetinmiyorlar; ileri görüşlülük çıkarıp 18 yaşındaki Ekrem’in ileride cumhurbaşkanı adayı olabileceğini öngörüp siyasi yasak getirecek bir iddianame düzenliyorlar.
O günden bu yana acı bir sürecin içindeyiz. Millet perişan, üzgün. 12 şehit veriyoruz; niçin verdiğimizi bile sorgulayamıyoruz. Milletimizin başı sağ olsun. Mangalda kül bırakmayan insanların ise çıtı çıkmıyor. Bir LGS sınavında bile adaleti sağlayamamanın, insanların çocuğunun yüzüne bakamayacak noktaya geldiği bir cenderenin içerisindeyiz.
Tam bu noktada, Mart’tan bu yana süren operasyonlarla milletin daha da fakirleştiği bir dönemdeyiz. Küresel ittifaklar kuruluyor, teknoloji ilerliyor ve baş döndürücü bir hızla dünya ülkeleri kendini yeni döneme hazırlıyor. Bu yeni dönemde; üreten, akılcı diplomasi sağlayan, hukuki düzeni güçlü, hukukun üstünlüğünü tesis eden ve yeni nesilleri çağın beklentilerine göre hazırlayan ülkelerin kazanacağını görüyoruz.
Ama biz neredeyiz? 10 yıldır milletimizi oradan oraya savuran bir ekonomik düzenin içerisindeyiz.
Bir kişinin iki dudağı arasından çıkan her şeyi sorumluluk kabul eden bir avuç insanın aklıyla Türkiye; yoksulluğun, enflasyonun ve faizin cenderesi altında inim inim inliyor.
Dünyanın en yüksek faizini veriyoruz. Bütün ekonominin prensiplerini yok sayarak yürütülen bir süreçte insanlar ne borçlanabiliyor, ne de borçlanmak istese banka bulabiliyor.
Böyle bir sıkıntı altında bugün buradayız.
Bana binlerce mektup geliyor, sanayicilerden ve esnaflardan da geliyor. Olan biteni takip ediyorum. Bu ülkede hiç kimse üretemiyor.
Gözünü kırpmadan bu millete her bedeli ödetebilecek bir akla karşı bugün buradayız.”
Savcıyla tartıştı: Bakmak yasak mı?
Hakim, İmamoğlu’nu konuşmasından sapmaması, suçlamalara karşı konuşması için konuştu.
İmamoğlu da “Sayın hakim bitiriyorum. İddianamenin özü de budur zaten” diyerek “Türkiye tarihinde bana uygulandığı gibi bir tecrit uygulanmadı” ifadelerini kullandı.
Öte yandan İmamoğlu ile savcı arasında tartışma yaşandı. İmamoğlu’nun savcıya bakması üzerine başlayan tartışmada İmamoğlu savcıya “Size bakmak yasak mı?” dedi.
İmamoğlu konuşmasına hakime dönerek devam etti: “Sayın hakim size soruyorum. Savcı beye bakmam yasak mı?”
Bu sözlerin üzerine mahkeme salonunda alkış tufanı koptu.
DEM Parti ve MHP’ye çağrı
Mahkemede, iktidarın başlattığı ‘Terörsüz Türkiye’ sürecine yönelik de konuşan İmamoğlu, şu ifadeleri kullandı:
“Önemli gündemlerimizden birisi de ekim ayından bu yana gündemimizde olan ‘Terörsüz Türkiye’ sürecidir. Bizler yurtta barış dünyada barış ilkesinin bekçileriyiz, olmaya da devam edeceğiz.
Türkiye’de barışa katkı sağlayacak her adımın destekçisi, bekçisi oluruz. Ancak ne zaman koltuğu derde girse milleti karşısına alanların karşısında durmaktan da kendimizi alı koymayız. Bu, Türkiye’nin kurucu partisi olmaktan gelen sorumluluğumuzdur.
Milletçe yürütülmesini arzu ettiğimiz bu sürecin ortalamasında, yıllardır kaos ve baskı siyaseti uygulayan, dönemsel çıkarlarına göre hareket eden iktidar ne bizi ucuz operasyonlarla devre dışı bırakabilir ne de milletimizin duygularını sömürmelerine müsaade etmeyiz. Türkiye’nin tamamıyla birleştirici ve bütüncül bir akılla yürütülmesi için çağrımıza devam edeceğiz.”
“Süreci başlatan DEM Parti ve MHP’ye bir çağrıda bulunmak istiyorum” diyen İmamoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bu süreci kendi ikballeri için fırsat gören akıldan kendinizi ayrıştırın. Tarihi sorumlulukla bu sürecin dikkate alınması gereken bir süreçte şeffaf, kucaklayıcı bir şekilde sürdürülmesi için ciddi adımlar atmalısınız”
İmamoğlu, savunmasının sonunda Nazım Hikmet’in ‘Davet’ şiirinden dizeler okudu.
Gelecek seçimleri değil gelecek nesilleri düşünüyorum
İmamoğlu, mahkemedeki konuşmalarının sonunda şu ifadeleri kullandı:
“Ben gelecek seçimi düşünenlerden değil, gelecek nesilleri düşünenlerdenim ve düşünmeye de devam edeceğim. Bunu da herkes böyle bilsin. Kötülük yapanlara ve kötülere karşı mücadelede yoluma devam ediyorum. Dimdik ayaktayım, cesaretim tavandır. Gençliğim var, yolum da uzun”
Daha sonra İmamoğlu’nun avukatı Fikret İlkiz söz alarak mütalaya karşı savunma sundu.

