Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya

TKP, İZSU önünde ses yükseltti: Cemil Tugay’a özelleştirme protestosu

Türkiye Komünist Partisi (TKP) İzmir İl Örgütü, İzmir Büyükşehir Belediyesi’ne bağlı İZSU’nun Çiğli Atıksu Arıtma Tesisi’ni üç yıllığına özel sektöre devretme ihalesine tepki gösterdi. TKP üyeleri, ihalenin yapıldığı sırada Konak’taki İZSU Genel Müdürlüğü önünde bir araya gelerek basın açıklaması düzenledi.

Türkiye Komünist Partisi (TKP) İzmir İl Örgütü, İzmir Büyükşehir Belediyesi’ne
İzmir Büyükşehir Belediyesi’ne bağlı İzmir Su ve Kanalizasyon İdaresi Genel Müdürlüğü (İZSU), bugün, Çiğli Atıksu Arıtma Tesisi’nin işletiminin üç yıllığına özel sektöre devredilmesi için ihaleye çıktı. TKP İzmir İl Örgütü de ihalenin gerçekleştirildiği sırada Konak İZSU Genel Müdürlüğü önünde bir basın açıklaması gerçekleştirdi.
Eylemde TKP İzmir İl Başkanı Tuğçe Sezen Gedik söz aldı. Sözkonusu özelleştirmenin kamu hizmetinin pahalanması, kalitesinin düşmesi, denetiminin gevşemesi ve emekçiler için sendikasız, güvencesiz, düşük ücretlere çalışmak anlamına geleceğini ifade eden Gedik, “Plansızlık içinde ‘yönetilmeye’ çalışılan şehrimiz çok önemli bir çöp sorunu ile boğuşuyor, ortaya çıkan halk sağlığı sorunları hepimizi endişelendiriyor. İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Cemil Tugay, bu özelleştirme hamlesiyle yeni bir halk sağlığı sorunu yaratmaktadır. Görünen o ki, Cemil Tugay’ın kendisi İzmir için bir halk sağlığı sorunu hâline gelmiştir. Halkın kaynaklarını patronlara peşkeş çekemezsiniz, endesindeyiz!” diye konuştu.
Açıklamanın tamamı şu şekilde:
“Çiğli Atıksu Arıtma Tesisi’nin İşletiminin Özelleştirilmesi Kabul Edilemez
İzmir Büyükşehir Belediyesi’ne bağlı İZSU Genel Müdürlüğü, yalnızca İzmir’in değil, ülkemizin de en büyük atıksu arıtma tesisi olan Çiğli Atıksu Arıtma Tesisi’nin (AAT) işletimini 22 yıldır kendisi yürütürken, bugün bu işletimi 3 yıllığına özel sektöre devretmek istemektedir. Bu karar, bir kamu hizmetinin daha özelleştirilmesidir.
AKP iktidarı yıllardır sanayi kuruluşlarını, ulaşım sistemlerini, enerji üretim ve dağıtımını özelleştirerek emekçilerin birikimlerini sermayeye peşkeş çekmiştir. Bugün CHP’li İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin Çiğli AAT işletimini özelleştirme girişimi, ‘özelleştirmelere karşı’ bir görüntü vermeye çalışan CHP’nin gerçekte aynı politikaları sürdürdüğünü ortaya koymaktadır.
Özelleştirme demek:
•Yurttaşların emekleri ve vergileriyle oluşturulan yapıların özel sektöre devredilmesi,
•Kamu hizmetlerinin pahalanması, kalitesinin düşmesi ve denetiminin gevşemesi,
•Emekçiler için sendikasız, güvencesiz, düşük ücretlerle çalışmak,
•Çevremizin, havamızın, suyumuzun daha fazla kirlenmesi demektir.
Çiğli AAT, 2000 yılında devreye alınmış, 604.800 m³/gün kapasiteyle uzun yıllar ülkemizin en büyük arıtma tesisi olmuştur. Aynı zamanda karbon (C) gideriminin yanında azot (N) ve fosfor (F) giderimi yapan Türkiye’deki ilk kentsel AAT’dir. İzmir’de oluşan kentsel atıksuyun %70’ten fazlasını tek başına arıtmaktadır.
Bugüne kadar İZSU’nun işlettiği 65 atıksu arıtma tesisi ile ülkemizin en büyük kamu kurumu niteliğinde olan İZSU, yalnızca birkaç ay önce Çiğli AAT’de kapasiteyi %35 artırmış, üniteleri yenilemiş ve büyük yatırımlar yapmıştır. Böylesi bir dönemde işletimin özel sektöre devredilmek istenmesi, bu yatırımların sermayeye hazırlık için yapıldığını düşündürmektedir.
Özelleştirme durumunda, Çiğli AAT’de çalışan yaklaşık 150 işçi, mühendis, tekniker ve teknisyenin geleceği belirsizdir. Ayrıca İZSU’nun büyük ölçekli tesis işletme deneyimi de ciddi biçimde zayıflayacaktır.
İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin bu kararı, AKP iktidarının uzun süredir gündeminde olan su ve kanalizasyon idarelerinin özelleştirilmesi planlarıyla örtüşmektedir. Elektrikte, otoyollarda, sağlıkta olduğu gibi su hizmetlerinde de özelleştirme; pahalı, düşük kaliteli ve denetimsiz hizmet demektir.
İZSU ve İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin seçtiği yol, yeni halk sağlığı sorunları demektir.
Türkiye Komünist Partisi, emekçi halkımızın alın teriyle kurulmuş tüm kamu varlıklarının yeniden devletleştirilmesini en acil görev olarak görmektedir. Plansızlık içinde ‘yönetilmeye’ çalışılan şehrimiz çok önemli bir çöp sorunu ile boğuşuyor ortaya çıkan halk sağlığı sorunları hepimizi endişelendiriyor, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Cemil Tugay bu özelleştirme hamlesiyle yeni bir halk sağlığı sorunu yaratmaktadır. Görünen o ki, Cemil Tugay’ın kendisi İzmir için bir halk sağlığı sorunu haline gelmiştir. Halkın kaynaklarını patronlara peşkeş çekemezsiniz, endesindeyiz!”