Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya

Gazeteci Utku Çelik yazdı: İçerisi dışarısından güvenli

Gazeteci Utku Çelik, Gazete Pürüz’e yazdı…

Gazeteci Utku Çelik, Gazete Pürüz'e yazdı...

Artık o bildik deyişin tam tersi geçerli: İçerisi, dışarısından daha güvenli. Bu acı gerçeği, son haftalarda yaşadığımız olaylar bir kez daha yüzümüze vurdu.

Geçen hafta İZBAN’da yaşanan o kahredici olayı hatırlayalım. Sigara içen bir şahsı uyardığı için bir güvenlik görevlisi öldürüldü! Soruşturma derinleştikçe anlaşıldı ki katil, daha önce benzer iki olaya karışmasına ve tutuklanmasına rağmen bir bayram affıyla cezaevinden salıverilmiş. Islah edilmemiş, suça meyilli bir caninin toplumun ortasına bırakılmasının bedelini, görevini yapan bir insan canıyla ödedi.
Madalyonun diğer yüzünde ise bu tekinsizliğin ironik bir karşıtı var: Devletin ‘asıl tehlike’ olarak gördüğü isimlerin tutulduğu ‘içerisi’.

Bu duvarların ardında kimler mi var? Cumhuriyeti kuran partinin Cumhurbaşkanı adayı olmuş Ekrem İmamoğlu, 96 gündür Silivri’de. Türkiye İşçi Partisi’nin 76 bin oyuyla seçilmiş Gezi tutuklusu Hatay Milletvekili Can Atalay. Siyasi rakip olarak görüldüğü için, dışarıda “barış” nidaları atılırken içeride tutulan HDP Eski Eş Başkanı Selahattin Demirtaş. Tam 158 gün tutuklu kaldıktan sonra tahliye edilse de siyasi yasak kılıcı başında sallanan Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ. Onlarla birlikte, halkın oylarıyla seçilmiş onlarca belediye başkanı, Anayasal protesto haklarını kullandıkları için hapsedilen binlerce genç, sendikacı, siyasetçi…

Gazetecilik mesleğini 1982’den bu yana icra eden duayen isim Fatih Altaylı, artık bu baskı halkasının yeni bir parçası. Her gün yüz binlerden milyonlara ulaşan, toplumda geniş karşılık bulan ve insanların “Fatih Altaylı ne diyor?” diyerek gündemi yorumladığı programlarıyla tanınan bir gazetecinin son tutuklanması, aslında çok daha büyük olan “Adalet” tablosunun göstergesi.
İşte adaletin geldiği son nokta da budur: Gerçek caniler ıslah edilmeden sokaklarda kol gezerken; doğruyu söyleyenler, halkın seçtikleri ve siyasi rakipler tehlikeli görülerek demir kapılar ardına konuluyor. Ülke, adeta bir açık hava hapishanesine dönüşürken, demir parmaklıkların ardında ise Türkiye’nin aydınlık geleceği yatıyor.