Kadın Dayanışma Komiteleri (KDK), İkbal Uzuner ve Ayşenur Halil’in canavarca öldürülmelerinin birinci yılında, “Anmak yetmez, hesap sormak için yürüyoruz” diyerek İstanbul, Ankara ve İzmir’de eylem düzenledi.
YETERLİ ARAŞTIRMA YAPILMADI!
4 Ekim 2024 tarihinde 19 yaşındaki Semih Çelik, önce İstanbul Eyüpsultan’da kendisinin yaşadığı evde İkbal Uzuner’i kısa süre sonra da Fatih’teki Edirnekapı Surları’nda Ayşenur Halil’i vahşice öldürmüştü.
Cinayetlerle ilgili yürütülen soruşturmada katil zanlısı Semih Çelik’in ölmesi nedeniyle kovuşturmaya yer olmadığına karar verildi. Olayla bağlantılı olabilecek üçüncü kişilere yönelik yeterli araştırmanın yapılmadığı ortaya çıktı. Zanlının telefonunun kimler tarafından alındığı, olay yerindeki kamera kayıtlarının incelenip incelenmediği ve delillerin BTK kayıtlarıyla desteklenip desteklenmediği netlik kazanmadı.
Cinayetlerin birinci yılı dolarken kadınlar, Kadın Dayanışma Komiteleri’nin (KDK) “Kadına yönelik şiddette ihmali ve sorumluluğu olan herkesten sorulacak hesabımız var” çağrısıyla önce kampüslerde, ardından da Ankara, İzmir, Eskişehir, Denizli ve Mersin’de şehir merkezlerinde buluştu.
ALSANCAK’TA PROTESTO YÜRÜYÜŞÜ
İzmir’de Alsancak Penguen Kitabevi önünde buluşan kadınlar, düdükler ve “Anmak Yetmez, Katillerden Hesap Sor”, “Kadınlar Ayağa, Bu Düzeni Yıkmaya”, “Sıradaki Değil, Ensendekiyiz” sloganlarıyla Kıbrıs Şehitleri Caddesi boyunca yürüyerek Sevinç Pastanesi önünde basın açıklaması gerçekleştirdi.
ÜNİVERSİTE ÖĞRENCİSİ ARJİN AVCI’DAN BAKANLARA TEPKİ
İlk sözü İzmir Komünist Gençliği adına Dokuz Eylül Üniversitesi öğrencisi Arjin Avcı aldı. Avcı, konuşmasına Ayşenur ve İkbal cinayetlerinin ardından, son bir yılda yaşananları hatırlatarak başladı.
“Çok değil, daha bir ay önce Boğaziçi Üniversitesi kampüsünde bir işletmede çalışan 15 yaşındaki bir arkadaşımız öldürüldü. 15 yaşında bir kardeşimizin çalışmak zorunda olmasına mı öfkelenelim yoksa bir üniversite kampüsüne silahla girilmiş olmasına mı diye düşünürken, bir de bu silahın ruhsatsız olduğu ortaya çıktı. Zonguldak’ta genç bir kadın, Dilara Yıldırım, müzik dinlediği için komşusu tarafından öldürüldü. Mersin’de 16 yaşında bir arkadaşımız yine ruhsatsız silahla öldürüldü. 9 yaşındaki Nagihan Uyğur’un dayısı tarafından cinsel istismara uğradığı, öldürüldükten sonra birlikte oturdukları evin girişindeki kuyuya atıldığı ortaya çıktı. Cansız bedenini 1 yıl sonra tesadüfen buldular.”
Kadın cinayetlerinde sorumluların sadece katillerden ibaret olmadığını ve tüm sorumlulardan tek tek hesap soracaklarını ifade eden Avcı, “Bir kez daha sayalım kimlerden hesap soracağımızı: İçişleri Bakanlığı’nı suç işleri bakanlığına, cenaze bakanlığına çeviren Ali Yerlikaya, diyanete bakanlık bütçesinden 140 milyon TL aktaran sözde Aile Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş, listenin başındasınız. Yarattıkları bu korku toplumunda genç kadınların sineceğini, sıradaki olmamak için korku içinde boyun eğeceğini sananlara sesleniyoruz: Çok beklersiniz! Cinayet ortakları, bizi bu düzende yaşamaya mahkûm edenler duysun: Sıradaki değil, ensenizdeki olacağız” sözleriyle konuşmasını sonlandırdı.
TKP İZMİR İL BAŞKANI TUĞÇE SEZEN GEDİK: ‘BU SİLAHLARI NEREDEN BULUYORLAR?’
Üniversite öğrencisi Avcı’nın ardından sözü TKP İzmir İl Başkanı Tuğçe Sezen Gedik aldı. Ayşenur ve İkbal’in öldürüldükleri 4 Ekim 2024 tarihinden 1 Ekim 2025’e kadar aradan geçen 362 günde 472 kadının öldürüldüğünü ifade ederek konuşmasına başlayan Gedik, “Boğaziçi Üniversitesi kampüsünde 15 yaşında bir genç kız ruhsatsız silahla öldürüldü. Aradan iki gün geçmedi, Mersin’de 16 yaşında bir genç kız yine ruhsatsız silahla öldürüldü. Kadınlar bu bir yılda çeşitli bahanelerle öldürüldü. Hatırlayalım, Samsun’da Emine Akpınar silahla öldürüldü, Ankara’da Müesser Becerir silahla öldürüldü, İstanbul’da Bahar Aksu silahla öldürüldü…” ifadelerini kullandı. Geçtiğimiz 2024 yılında öldürülen kadınların yüzde 57’sinin ateşli silahlarla öldürüldüğüne dikkat çeken Gedik, sorumluların, “Katil, tetiği çekendir” açıklamalarına tepki gösterdi. “Bu katiller silahları nereden buluyor? Soruyorum size dostlar, bu cinayetlerde İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya sorumlu değil midir? Neden açıklanmıyor bu silahların nereden geldiği? Neden açıklanmıyor bu silahların kaçının ruhsatlı olduğu? Hakkında uzaklaştırma kararı olanlara silahları kimler veriyor? Bu ülkede kadınlar defalarca aldıkları uzaklaştırma kararına rağmen, elektronik kelepçeye rağmen öldürülüyorsa o kararların gereğini uygulamayan kamu görevlileri suçlu değil midir? Emniyet Müdürleri çıksın açıklasın, Bakan çıksın açıklasın bakalım kadın cinayetlerinde görevini yapmadığı için kaç polis hakkında işlem başlattılar? Bir başka suç ortağını hatırlayalım. Kadınlar en çok aile içinde öldürülürken 2025 yılını aile yılı ilan eden arsızca kent kent gezip aile güzellemesi yapmaya cüret eden Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş bu cinayetlerden sorumlu değil midir? Hepsi bu cinayetlerin suç ortağıdır.”
“KADINLARI ÖRGÜTLEMEK İÇİN BİR ARAYA GELDİK”
Kadınların artık yas tutmak istemediğini, katillerle birlikte sorumlu olan herkesten hesap soracaklarını ifade eden Gedik, kadınların öfkelerini örgütlemek için bir araya geldiğini belirtti.
“Bu cinayet ortakları istiyor ki, öfkemizi içimize atalım, kendi kendimizi yiyelim. Çok beklerler! Biz bugün öfkemizi örgütlemek için buradayız. Yan yanayız, kol kolayız.
Şunu çok iyi bilsinler, biz artık her gün öldürülmek korkusuyla yaşamayacağız, birbirimizden güç alacak mücadelemizi büyüteceğiz. Biz yan yana geldikçe onlar hesap verme korkusuyla kaçacak delik arayacak. Buradan sesleniyoruz, hepsi duysun: Her gün öldüğümüz bu düzeni sizin başınıza yıkacağız!”