Her gün yeni bir yalanla, yeni bir aldatmacayla bizleri birbirimize düşürmeye çalışan bu düzenin sahipleri, şimdi ellerine yeni ve çok daha tehlikeli bir oyuncak aldılar: Yapay zekâ. Düne kadar komik videolar, masum şakalar diye önümüze sürülen bu teknoloji, bugün Saray rejiminin ve onun beslediği sermaye düzeninin en kullanışlı propaganda aygıtına dönüşmüş durumda.
Sosyal medyada karşınıza çıkan o tuhaf videolara bir bakın. Başı kapalı bir kadına ırkçı, faşist sloganlar attıranlar; bir çocuğun ağzından dini değerlere hakaretler ettirenler; sahte kaza görüntüleriyle toplumu korkuya, paniğe sevk edenler… Bunların birkaç kendini bilmez “trol” olduğunu mu sanıyorsunuz? Aldanmayın. Bu, tesadüf değil, bilinçli bir projedir. Bu, halkı bölme, kutuplaştırma ve korkuyla teslim alma projesidir.
Mesele, üç beş beğeni almak, dikkat çekmek değildir. Mesele, bu ülkenin ilerici, aydınlık birikimine; halkın inançlarına, değerlerine organize bir saldırı düzenlemektir. Bir yanda “din elden gidiyor” yaygarasıyla kendi gerici tabanını konsolide etmeye çalışanlar, diğer yanda yarattıkları sahte videolarla laik, seküler yurttaşlarımıza saldırmak için malzeme üretenler… Hepsi aynı değirmenin suyu.
Bu teknoloji, kapitalizmin çürümüşlüğünün en net fotoğrafıdır. Piyasacı zihniyet, insan onurunu, toplumsal barışı, hatta gerçeğin kendisini bile “tıklanma” uğruna metalaştırmaktan çekinmiyor. Sosyal medya patronları bu nefret selinden milyarlar kazanırken, faturayı kim ödüyor? Sokağa çıkmaya korkan gençler, her an bir felaket olacakmış gibi yaşayan emekçiler, geleceğinden endişe duyan milyonlar… Yani yine halk, yine bizler.
İstedikleri tam da bu! Korkmuş, sinmiş, güvensiz bir toplum. Değerlerinin saldırı altında olduğunu hisseden, bu yüzden de daha fazla baskı, daha fazla kontrol talep eden bir halk. “Yeter ki güvenlik olsun” diyerek özgürlüğünden, haklarından, düşüncelerinden feragat etmeye hazır hale getirilmiş yurttaşlar… İşte Saray rejiminin hayalini kurduğu “Yeni Türkiye” budur. Polisiye tedbirlerle, baskıyla, otoriter bir yönetimle halkı zapturapt altına alıp sömürü düzenini sürdürmek. Yapay zekâyı da bu korku imparatorluğunu tahkim etmek için bir silah olarak kullanıyorlar.
Unutmayın, yapay zekânın kendisi bir düşman değildir. Teknoloji, kimin elindeyse ona hizmet eder. Bugün sermayenin ve iktidarın elinde bir propaganda aracıyken, yarın halkın elinde bir aydınlanma, bir üretim ve dayanışma aracı olabilir.
Görevimiz, bu yalan ve korku duvarını yıkmaktır. Gerçeğin, adaletin, eşitliğin ve özgürlüğün sesini yükseltmektir. Onların sanal yalanlarına, “trollerine” karşı, bu karanlığı yırtıp atacak olan, halkın dayanışması ve örgütlü mücadelesidir.









YORUMLAR